Halk arasında “Yürüyen Köşk” olarak bilinen bu yapının hikayesi çoğunlukla dört figür üzerinden anlatılagelmektedir: Mustafa Kemal, bahçıvan, köşk ve bir Doğu Çınarı (plantanus orientalis). Mustafa Kemal, Yalova’daki çiftliğe dinlenmek üzere gittiğinde çiftliğin bakımından sorumlu bahçıvanın çınar ağacının koca dallarını köşkün duvarına dayandığı gerekçesiyle kesmeye çalıştığını görür. Bunun nedenini sorduğunda aldığı cevaptan memnun kalmayan Mustafa Kemal, ağacın dallarının kesilmesi yerine köşkün taşınması emrini verir. Hikâye halk arasında kısaca böyle aktarılmasına rağmen 8 Ağustos 1930 tarihinde başlayıp 10 Ağustos tarihinde biten bu olayı mümkün kılan başka kahramanlar da vardır: İstanbul Belediyesi Fen İşleri Yollar Köprüler Şubesi.1
Mustafa Kemal’in emriyle görevin kendisine tevdi edildiği Başmühendis Ali Galip Alnar, yanına aldığı teknik elemanlarla birlikte Yalova ilçesine gelir. Ekibin teknik bilgi ve kabiliyeti sayesinde temel seviyesine indirilen köşk, dönemi için çok yaratıcı bir yöntem ile – İstanbul’dan getirilen tramvay rayları üzerinde yürütülerek– bugünkü konumuna getirilir. Böylece arazinin belki de en kadim sakini olan çınar, onun gezegenin asıl mukimi olduğunun farkında olan bir çevresel feraset ve bunu mümkün kılacak bir beceri sayesinde kurtulmuş olur.