Belgenin başlığı “Saat başına insan.” Çizelgede bir dizi inşaat iş kaleminin listelendiği görülebiliyor. Kalemlerin her biri de bir “adam/saat değeri”yle, yani bir işçi tarafından bir birim iş için harcanan zamanı gösteren ölçü birimiyle eşleştirilmiş.1
Ölçülebilirlik pek çok endüstri için ilginç bir kavram; görünürde nesnel ancak gerçekte yoruma açık ve de bütünüyle öznel. İnşaat endüstrisi de bu açıdan bir istisna teşkil etmiyor. Ölçülebilir olma özelliği, değişkenliğe tahammülü olmayan bir mutlakiyetle ilişkilendiriliyor genellikle. Örneğin Boğaz Köprüsü’nün uzunluğu ölçülebilir, 1.560 metre. Aynı şekilde Dünya’nın ortalama yörünge hızı saniyede 29.78 kilometre. Ancak, ölçülebilirliği tartışma götürmez nesneler ya da eylemler âleminin dışına çıktığımızda, kesinlik kavramı ister istemez müdafaası zor hâle geliyor.
O zaman insan unsuru devreye girdiğinde ölçülebilirlik ne anlama geliyor? Başka bir deyişle, bir araya getirmek istediğimiz veriler insan hatasından psikolojiye, performansa ve güç dinamiklerine dek uzanan, tartışmaya açık bir dizi değişkene dayanıyorsa ölçülebilirliğin kapsamını nasıl tanımlıyoruz? Bu bağlamda bir inşaat işçisinin 2,5-4 cm kalınlığında 500kg çimento doz şap yapımı için ortalama 0,842 saat harcaması gerektiğini okumak fazlasıyla düşündürücü.●1 Ya da 125 mm iç çaplı PVC yağmur oluğunun bir metresini ortalama bir işçinin 0,3 saatte takacağını okumak da öyle.●2
Veri ve verimlilik modelleri üzerine odaklı bir dönemde işgücü optimizasyonuna duyulan istek, emeği inşaat planları ve ücretlendirmeleri için “piyasa değeri” olarak sunarak “insan” unsurunu ortadan kaldırmamıza mı neden oldu? Bu gibi sorular, bu belge gibi değerlendirmelerin varlığını çürütmeye değil, aksine ölçütler üzerinde düşünmeye, yapı sektörünün temelleri ve doğasında var olan öznel ölçüleri sorgulamaya bir davet olarak görülebilir.