Tasarım sürecinde mimarların, şehir tasarımcılarının ve plancıların verdiği her karar, uygulandığında, yalnızca inşaat sahasında değil, aynı zamanda çıkarma ve üretim sahasında da bir etkiye sahip. Bir evin pencere çerçevelerinden bir otoyol köprüsünün beton direklerine, bir oturma odasının ahşap döşemesinden sokaklarımızın asfaltına, bir kapının çelik sürgülerinden bir parkın ağaç türlerine kadar, yapılı çevrenin malzeme kullanımı küresel bir zincirleme etkiye sahip.
Evinizin çatısındaki asfalt kiremitler selüloz, odun lifi ve içinde ham ya da asfalt madenlerinden çıkarılan petrol bulunan ziftten oluşuyor.1 Bu kiremitler, aynı zamanda sülfür yönünden zengin yataklarda çinkoyla birlikte bulunan, hava ve suya maruz kaldığında zehirli sülfürik asit üreten yeraltı–ya da sert kaya–madenciliği ile çıkarılan bakırdan üretilen yağmur oluklarına bağlılar. Kiremitlerin arasındaki ek yalıtım derzleri, petrol bazlı elastomerden elde edilen sentetik kauçuktan yapılıyor. Altındaki izolasyon panelleri de köpükten (genellikle ham petrolden elde edilen polistiren ya da poliüretan) ve cam elyaf-cüruf yününden (alüminyum, silikon, kalsiyum oksit birleşiminden) elde ediliyor. Bu birleşimde bulunan alüminyum, üst toprak tabakalarını dolayısıyla vahşi yaşam habitatlarını yok eden açık ocak madenciliği süreçleriyle çıkarılan boksitten elde ediliyor. Bir diğer önemli nokta ise bunları taşıyan çatı karkası. Karkas; keresteden, genellikle sedir ya da çam kullanılarak inşa ediliyor. Bu keresteler de karbon yoğunluğu yüksek yaşlı ormanların kesilmesinden sorumlu olan ve atmosfere karbondioksit salan endüstriyel ormancılık faaliyetleri sayesinde tedarik edilebiliyor. Karkası bir arada tutan birleşim elemanları ise yeraltı madenciliğiyle çıkarılıp maden eritme ocağında karıştırılan demir cevheri ve kok kömüründen oluşan çelikten yapılıyor. Bu süreç başlı başına dünya çapındaki karbondioksit salımının %9’undan sorumlu. İç bölme duvar katmanlarına gelince; onlar genellikle kontrplağa (su ve petrol bazlı yapıştırıcıyla birbirine tutturulan çam tabakalarına) ek olarak plastik, boraks ve mirabilitten oluşan cam elyaf yalıtımın birleşimi ile şekillendiriliyor. Boraks açık madenlerden çıkarılıyor, mirabilitin içinde ise nehir yataklarından hasat edilen sodyum sülfat var. Pencereler ise yüzdürme camdan yapılıyor, nitekim o da sodalı kireç, cam, silika, kuvars ve metalden (ya kalay ya da demir cevheri) oluşuyor. Silika, açık madenlerden çıkarılan kum ve kuarstan elde ediliyor. Alçıpanlara gelince, onlar alçıtaşından (kalsiyum, sülfit ya da silika) elde ediliyor. Elektrik tesisatları ve ısınma sistemleri ise metal (bakır, alüminyum) ve plastik (silikon, elastomer-petrol bazlı) aksamlar. Temeller, çimento tuğlası ve betonla (kireçtaşı, kum, çakıl ve diğer agregalar) atılıyor. Endüstri temsilcilerinin bile sürdürülebilir olmadığını kabul ettiği beton ise dünya çapında en yaygın inşaat malzemesi olmayı hala sürdürüyor.2
Ev inşa etmek için gerekli malzemelerin bu kapsamlı olmayan hatta bir yanıyla naif ve basitleştirilmiş listesi mimari detaylar ve fiziksellikleri üzerine devam eden araştırmama dayanıyor. Kaliforniya merkezli mimarlık ofisi Morphosis tarafından üretilen “Parts” [Parçalar] adlı–1970 ve 1980’lerdeki Kuzey Amerika’nın inşaat protokollerinin ardından inşa edilen bir evin detaylarında kullanılan her elemanın eksiksiz envanteri diyebileceğimiz– aksonometrik temsili bir taslak olarak kullanan bu eleştirel çizim tasarım ve çıkarma arasındaki mesafeyi kapatırken yapı inşaatı için bir yöntem belirlemeye çalışıyor. Çünkü Morphosis’in mimari detaylar kataloğu, kullanılan malzemelerin kaynağıyla ilgilenmiyor. Bunun yerine inşaatının her unsurunu “meslekten olmayan herkesin anlayabileceği” 3 şekilde ayrıntılandıran “Revell Model” benzeri bir format sunuyor. Bu yüzden belgenin her detayın malzemesinin kaynağı açıklanarak “politikleştirilmesi” gerekiyor ki mekânsal üretimin biyofiziksel özelliklerinin nasıl birleştiği, üretildiği ve edinildiğini görünür olsun ve bu görüşler inşaatın ekonomi politiğine yansısın.
Özetlemek gerekirse, tasarımcılar nezdinde detayın hâlâ nötr ve münhasıran performatif bir mevcudiyeti bulunmakta. İşte bu alternatif yorum, önemli bir teşhis koyarak mimari eserlerle onların somutlaştırılması için gerekli çıkarma süreçlerinin sebep olduğu saldırı ve şiddet türlerine tasarımcıların koydukları mesafeyi aktarıyor.4 Bir tasarım çözümü ile onun maddi gerçekliği arasındaki kopmayı gösteren bu ayrım, gerçek dünyanın sorumluluklarından elini ayağını çekmeye neden oluyor. Öte yandan yapılı çevrenin somutlaşması çıkarma faaliyetlerine bu kadar muhtaçken mimarlık ve jeolojik menşei arasındaki amansız bağlantıyı görmek hiç de zor değil. Bu sebeplerden dolayı yapı bileşenlerinin ve detaylarının politikleştirilmesi; çıkarım ve tahsis süreçlerinin güncel biçimleri arasında bağlar kurmak nihayetinde de altyapılarımızın, kentlerimizin, evlerimizin ve hayatlarımızın üretimini yeniden düşünmek için oldukça önemli.
Yazar hakkında Charlotte Malterre-Barthes, Harvard Tasarım Okulu’nda öğretim gorevlisi. Kentsel tasarım ofisi OMNIBUS'un ortaklarından ve ETH Zürih'ten metaların yapılı çevre üzerindeki politik ekonomisi üzerine doktora derecesine sahip. Eileen Gray: A House under the Sun (Nobrow), Some Haunted Spaces in Singapore (Edition Patrick Frey), Migrant Marseille ve Housing Cairo: The Informal Response (Ruby Press) kitaplarının ortak yazarı.