Yapı Bilgisi Modellemesi (Building Information Modeling – BIM) ile yapı malzemelerinin dijital yönetiminde epistemolojik bir değişim oldu. Mimari modeller daha hesaplanabilir ve karmaşık hâle geldikçe ve de gerçek tedarik zincirleriyle daha sıkı bağlar kurmaya başladıkça, asıl meselenin görsel açıdan (hiper-realistik görselleştirmede olduğu gibi) gerçeğe benzerlik değil, bilgi yönünden zenginlik olduğu görülüyor. Bu kavram, makineler tarafından okunabilir temsillere sanki dünyadaki gerçek ürünlermişcesine değer biçilmesini ifade ediyor. Yaygınlaşan parametrik verilerle kaplanmasından ötürü sanal nesne ekonomisini entegre bir düzenlemeye çevirmeye yarayan yeni platformlar ortaya çıkmış durumda.
“Dünyanın imalatçılara özel en büyük BIM içerik platformu” olan BIMobject, “485.676 adet indirilebilir parametrik BIM nesnesinden” oluşan bir sanal kütüphane ve bu sayı her geçen gün artıyor.1 Artık genel geçer yüzey kaplamaları yok; tuğla, kilim ve renk kartelaları titizlik gerektiren ürün verileriyle iç içe. Hava boşlukları ve şeffaf kaplamalar gibi modelleyicinin görmediği ayrıntılar bile indirilebilir metalara dönüşmüş bulunuyor.
Burada sunulan titiz ekran görüntüleri; koordinasyon ve tariflemenin makineler aracılığıyla yapılabilmesi için akıllı modellemeyle gelen olanakların her şeyi tüm ayrıntılarıyla ölçülebilen bir varlığa nasıl dönüştürebileceğini gösteriyor. Dijital olarak modellenmiş malzemeler artık yalnızca görsel yer tutucu değil; paydaşlara tümüyle öngörülebilir, hatasız, veri kaybının yaşanmadığı gelecek vadeden sağlam birer vekil.2 Yani deyim yerindeyse, “pikseller tuğlalardan daha ucuz.”3 Sonuç olarak da ticari katalog kütüphanelerini gölgede bırakan kişiye özel BIM nesneleri, tedarikçiler ve imalatçılar için yeni bir rekabet alanına dönüşmüş durumda. Yani yazılımlara uyumlu dijital ikizler sunan ürün hatları, 3 boyutlu modellere aktarılma eğilimi gösteriyor, bu da gerçek projenin tariflenmesini sağlıyor.4 BIM fiilen Mimarlık, Mühendislik ve İnşaat (Architecture, Engineering and Construction – AEC) sektörünün idari mecralarından biri olmayı sürdürürken onun vekilliğe dayalı maddiliğinin eleştirel bir bakış açısıyla nasıl yeniden yönlendirilebileceğini düşünmemek elde değil.
Tüm bunlar şu gibi soruları beraberinde getiriyor: Nesnelerin varsayılan özelliklerini ve otomatikleştirilmiş malzemelerin planlarını adil emek, jeolojik zaman ya da fosil yakıt etrafındaki karmaşık parametrelerle engellemek mümkün mü? İnşaat sektörünün tedarik zincirlerini masaüstümüzden şekillendirebilir miyiz? Bilgi inşasını zenginleştirmenin etiği neye benzer?
Yazar hakkında Amelyn Ng, çalışmaları mimari formatları, sistemleri, pedagojileri ve uygulamalarla ilgili söylemleri genişletmeye amaçlayan Avustralyalı bir mimar, karikatürist ve Rice Üniversitesi Mimarlık Okulu’nda 2019-2021 Wortham Öğretim Görevlisi. Mimari, ara yüz ve altyapı alanı arasında bir yerde konumlanan araştırma ve tasarım çalışmaları, daha kapsayıcı varoluş biçimlerine varabilme adına sıradan güç sistemlerini yeniden gözden geçiriyor.